No Result
View All Result
Karaciğerin Görevi Nedir?
✨Karaciğer vücudun en büyük organıdır.
✨Kısmi hepatektomiden sonra kendini yenileyebilen tek organdır.
✨Hem Endokrin hem de ekzokrin çalışan bir bezdir. 500’ün üzerinde farklı kimyasal reaksiyon gerçekleştirerek yaşamımızda önemli bir rol oynar.
✨Kas gelişiminde yardımcıdır.
✨Yediğimiz gıdaların ince bağırsaklarda sindirim ve emiliminden sonra kan yoluyla doğrudan ulaştığı organdır. Adeta bir biyolojik fabrika olarak çalışır.
✨Bağırsaklardan gelen hammaddelerden sağlıklı yaşayabilmek için gerekli olan protein, şeker, kolesterol, vitamin gibi mamul maddeleri üretir ve bu maddelerin metabolizmasında (vücutta dolaşım ve kullanımında) merkezi rol oynar.
✨Kan şekerimizin düşmemesi, vücudumuzun sürekli yenilenmesi, her türlü hastalığın tamiri karaciğer sayesinde olmaktadır.
✨Vücuda zarar veren mikropları öldürürür.
✨Gıdaları sindirmek için safra imal eder.
✨Zararlı gazlardan ve çevre kirliliğinden korur. Bu yüzden eksoz gazları, duvar boyası kokuları, temizlik maddesi ve deterjan kokuları, gaz, benzin, tiner, asit, matbaa, deri boyası ve yapıştırıcı kokuları (Bally gibi) ve akü iş yeri kokuları karaciğere zarar verir.
✨Vücutta hangi yolla birikmişse biriksin zararlı maddeleri süzer.
✨Alkol karaciğer ömrünü kısaltır.
✨Uyuşturucu ilaçlar, uyku verici ilaçlar sana ve bana zarar verir.
✨Karaciğerimiz hafif egzersizleri sever.
✨Karaciğer vücudumuzun önemli bir temizleme ve boşaltım organıdır. Vücutta oluşan veya dışardan alınan zehirli maddeler, ilaçlar veya çeşitli kimyasalların temizlenmesinde büyük rol oynamaktadır.
✨Bu organın yıllarca süren hastalıkları (kronik hepatit) ve nihai sonucu olan siroz vücutta ciddi bir ekonomik ve temizlenme krizine yol açar. Hastalığın ağırlığına göre kan kimyamızda çeşitli bozukluklar ortaya çıkar. Vücudun protein, şeker, kolesterol, vitamin, tuz gibi kimyasal dengeleri bozulur. Bu bozuklukların düzeltilmesinde çeşitli ilaçlar ve zaman zaman cerrahi tedaviler kullanılır. Ancak bu tedavi yöntemlerinin başarısında hastada beslenme bozukluğunun olmaması ve hastalığın tipine göre beslenmenin büyük önemi vardır. Karaciğer hastalığı olan bir kişi artık bilindik tarzda değil, hastalığına göre beslenmek zorundadır.
✨Kronik karaciğer hastalarında malnütrisyon yaygın görülen bir komplikasyondur. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte malnütrisyon oranı artmaktadır. Malnütrisyon temel olarak yetersiz ve/veya kalitesiz besin alımı, sindirim ve emilim bozukluğu, dinlenme enerji harcamasının ve besin öğesi gereksinmesinin artması sonucu görülmektedir. Malnütrisyonun neden olabileceği komplikasyonları önlemek için kronik karaciğer hastalarında malnütrisyon ve beslenme durumu değerlendirmesi yapılmalıdır. Hastaların malnütrisyonunun tanımlanmasında ve beslenme durumunun değerlendirilmesinde genellikle Subjektif Global Değerlendirme (SGA) yöntemi ve antropometrik ölçümler (üst orta kol çevresi, el kavrama gücü, biyolelektrik impedans yöntemi) kullanılmaktadır.
✨Kronik karaciğer hastalarında malnütrisyonu önlemek ve besin öğesi gereksinmelerini karşılamak amaçlı oral, enteral ve/veya parenteral yolla beslenme destek tedavileri uygulanmaktadır. Beslenme tedavisi uygulanırken, hepatik ensefalopatinin ilerlemiş evreleri hariç, enerji ve protein kısıtlaması yapılmamalıdır. Yine bu hastalarda az ve sık beslenmeye, düzenli gece öğünü tüketimine dikkat edilmelidir. Kronik karaciğer hastalarında dallı zincirli aminoasitlerin kullanımı hastalığın seyrini olumlu etkilemektedir.
Kronik Karaciğer Hastalıkları ve Metabolik Değişiklikler
Şeker Metabolizması
Hastalığının şiddeti ile ilişkili olarak hastaların yarısından fazlasında şeker metabolizması bozulur. Üçte birinde diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkar. Bazı hastalarda ise karaciğerin kan şekeri depoları azalır ve açlıkta kan şekerinde düşmeler (hipoglisemi) görülebilir. Hipoglisemi midede kazınma hissi, halsizlik, ellerde titreme ve hatta havale geçirme gibi durumlara yol açar. Şeker kimyasındaki bozukluklar bazı hastalarda toklukta dahi kan şekerinde düşmeye neden olabilir.
Protein Metabolizması
Şeker yetersizliği karşısında enerji ihtiyacımız protein ve yağ depolarından sağlanmaya çalışılır. Bu durumda hastanın kaslarında, özellikle baldır kaslarında, erime başlar. Giderek kol ve bacakları incelmiş, karaciğer, dalak büyüklüğü ve asit nedeni ile karnı şişmiş hasta görünümü ortaya çıkar. Proteinlerin yıkılması ile oluşan azotlu maddeler karaciğer tarafından yeterince üreye çevrilemez, idrarla atılamaz ve vücutta birikirler.
Sonuçta öncelikle beyin işlevleri bozulur ve hastaların algılama, hatırlama, öğrenme gibi yetenekleri azalır. Olayın giderek ağırlaşması karaciğer komasına neden olur. Yemek borusundaki varisler belirgin kanamaların yanı sıra gözle görülmeyen kan kayıplarına da yol açar. Bu esnada vücuttan protein ve demir kaybı oluşur, albümin düşüklüğü ve kansızlık ortaya çıkar.
Vücut Kanama Durumu
Karaciğer aynı zamanda vücudumuzu kanamadan koruyucu işlevlere sahiptir. Ağır hastalarda karaciğerde kanamayı engelleyen faktörlerin yapımı azalır ve kanamaya eğilim artar. Sık burun kanaması görülür, kendiliğinden veya çarpma ile kolayca morluklar oluşur. Ayrıca siroza bağlı dalak büyümesi ile kan hücreleri yutulur ve kansızlık, kanama eğilimi daha da artar.
Yağ Metabolizması
Yediğimiz yağların sindirim ve emilimi karaciğerde yapılan safranın bağırsağa ulaşması ile olanaklıdır. Safranın yeterince bağırsağa geçemediği durumlarda yağlı gıdaların ve A, D, E, K gibi yağda eriyen vitaminlerin emilimi azalır. Vücudumuzun en önemli enerji kaynağı yağlar emilmeden dışkı ile atılır. Cıvık, açık renkli ve parlak dışkılama görülür. Alafranga tuvaletlerde sifon çekilince suyun üstünde yağlı bir tabaka oluşur.
Uzun süreli yağ kaybı zayıflama, beslenme bozukluğu ve çocuklarda boy kısalığına neden olur. Bunun yanı sıra yağda eriyen vitaminlerin de eksikliği ortaya çıkar. A vitamini eksikliği gözde kuruluğa, gece körlüğüne, D vitamini eksikliği kemik erimesine, E vitamini eksikliği sinir sisteminde bozukluğa ve K vitamini eksikliği çeşitli kanamalara neden olur. Bu noktada yağ sindirim ve emilim bozukluğunun olabildiğince azaltılması, eksikliklerin tamamlanması uygun bir beslenme programı (diyet) ile sağlanabilir.
Tüm bu nedenlerle karaciğer hastalarının uygun bir diyetle beslenmesi ve gerekirse ek destek sağlanması ömrün uzatılması ve daha konforlu bir yaşamın sağlanmasında önemli rol oynamaktadır.
En Sık Görülen Karaciğer Hastalıkları Nelerdir?
Akut viral hepatit: Hepatit A,B,C,D ve E’den oluşur. Hepatit A birkaç haftada düzelen ve kronikleşmeyen hepatit türüdür. Hepatit B görülen hastaların %10’ununda kronik hepatit gelişebilir. Hepatit C, kronik hepatit oluşumunun başlıca nedeni sayılabilir. Hepatit D, gelişimi için Hepatit B virüsüne ihtiyaç duymaktadır. Hepatit E’de hepatit A gibi kronikleşmeyen bir türdür.
Kronik hepatit: Karaciğerde oluşan olumsuz klinik tablonun altı aydan fazla sürmesi halinde verilen isimdir. Virüs kaynaklı olabileceği gibi, oto-immün (bağışıklık hücreleri vücuttaki dokulara saldırdığında oluşan durum) nedenli de olabilir.
Akut karaciğer yetmezliği: Genelde viral hepatit veya ilaç zehirlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan, karaciğerin geçici olarak görevlerini yerine getiremediği ve karaciğer hücrelerinde azalma ile seyreden bir karaciğer hastalığıdır.
Alkolizme bağlı karaciğer hastalığı: Çok fazla alkol içen bireylerde görülen bir hastalıktır. Erken dönemlerinde akut hepatit görülürken, geç dönemlerinde siroz oluşabilir. Siroz gelişimi, alınan alkol miktarına ve alkol bağımlılığının süresine bağlıdır. Açken içki içenlerin ve fazla çeşit içkiyi bir arada tüketenlerin bu hastalığa daha duyarlı olduğu düşünülmektedir.
Kronik karaciğer rahatsızlıklarında:
✨Cilt renginin sararması
✨Karında sıvı toplanması ve şişkinlik
✨Bacaklarda şişkinlik ve ödem
✨Bulantı ve iştahsızlık
✨Şuur bulanıklığı ve konuşmada yavaşlama
✨Deride damarların belirgin hale gelmesi
✨Tırnaklarda matlaşma gibi belirtiler görülebilmektedir.
Karaciğerimiz hafif egzersizleri, tempolu yürüyüşleri sever.
Zinde Kalın 😉
Dyt. Demet Ebru Usta
No Result
View All Result