No Result
View All Result
Siroz Süreci ve Beslenme
Kronik karaciğer hastalıklarından özellikle siroz süreci nde, kan kimyasında çeşitli bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Kronik karaciğer hastalığı olan ancak henüz siroz gelişmemiş hastalarda, normal dengeli beslenme şekli yeterlidir.
Bu hastaların gereksiz ilaç kullanımından ve özellikle alkolden uzak durması gerekmektedir. Siroz hastalarının ise enerji gereksinimi diğer insanlara göre %50 daha fazladır.
Sirozlu hastaların tansiyonu düşük, kalp hızları yüksektir. El ve ayakları diğer insanlara göre daha sıcaktır. Bunlar sirozda metabolizmanın (kan kimyasının) hızlandığının göstergeleridir. Bu nedenle sirozlu hastaların enerji gereksinimi sağlıklı insanlardan %50 oranında daha fazladır. Diğer bir deyişle sağlıklı bir erişkin günde 1500-2000 kalori alırken sirozlu bir erişkin 2300-3000 kalori almalıdır.
Protein Alımı
Eski yıllarda ilerlemiş karaciğer hastalığında komaya neden olacağı korkusuyla protein alımı ciddi şekilde kısıtlanırdı. Ancak günümüzde bu düşünce tamamen değişmiştir. Çünkü; biliyoruz ki sirozda protein yıkımı artmaktadır. Yenilen et, süt gibi gıdaların büyük kısmı vücutta oluşan ekonomik krizi düzeltmeye harcanmaktadır.
Proteinin alımını tercihen bitkisel kaynaklardan tüketmeli. Bu nedenle normalden daha fazla protein alınması gereklidir. Aksi takdirde kısıtlamalar nedeni ile beslenme bozukluğu ve zayıflama kaçınılmaz olur. Sirozlu hastalar, hastalığının ağırlığına göre ve hekiminin kontrolünde, günlük protein alımını 0.8-1 gr/ağırlıktan 1.2-1.5 gr/ağırlığa çıkarmalıdırlar. Diğer bir deyişle günde 70 gr yerine 80-100 gr protein almaları gereklidir. Protein alımında artışın en önemli nedenleri enfeksiyon, karında su toplanması (asit varlığı), yemek borusu (özofagus) varisleri gibi sirozun yan etkileridir. Ağızdan desteğin yeterince sağlanamadığı koşullarda, hastane ortamında damardan beslenmeleri adeta zorunluluktur. Çünkü beslenme yetersizliği her koşulda temel sorunun çözümünü zora sokacaktır.
Çocuklarda, erişkinlerden farklı olarak büyümenin devamlılığı da önemli olduğundan normalin 3-4 katına kadar protein alınması gereklidir. Burada önemli olan hastanın kaldırabildiği kadar proteinin verilmesidir. Protein kısıtlaması günde 1 gr/ağırlık yerine 0.5 gr/ağırlık protein, diğer bir deyişle 70 kiloluk bir hastanın günde 70 gr yerine 35 gr protein alması demektir. Bu kısıtlama sadece karaciğer komasına girmiş hastalara uygulanmalıdır.
Kısıtlama uygulanan hastalar: Daha önce herhangi bir karaciğer hastalığı olmamasına rağmen aniden (akut) gelişen karaciğer yetmezliği ve bilinç bozukluğu olanlar veya yıllarca karaciğer hastası olarak izlenip giderek bilinci bozulanlardır. Bu koşullarda bile protein sıfırlanmaz, asgari bir miktarın (günde 30-35 gr) verilmesi gereklidir. Bu noktada çok önemli bir diğer yanlış sarılıklı kişilere yumurtanın yasaklanmasıdır. Sarılıklı bir kişide bulantı, kusma, bilinç bozukluğu gibi rahatsızlıklar oluşmuyorsa yumurta yenmesinde sakınca yoktur. Üstelik yumurta yararlanma oranı et ve sütten daha yüksek, bir o kadar da ucuz bir protein kaynağıdır. Hekim günlük proteini sınırlamışsa ve hasta yumurta yemek istiyorsa etin 6 gramı kısılıp (bir yumurta 6 gr protein demektir) yerine yumurta yenebilir. Ancak çiğ veya rafadan tüketilmemelidir. En fazla 8 dakika haşlanarak katı pişmiş olarak yenmesi daha yararlıdır.
Yağ Tüketimi
Sarılıklı hastalarda yağ emilimi yeterli olmadığından, eski bilgilerin aksine, yağ kısıtlanmamalıdır. Çünkü yağlar en fazla enerji sağlayan gıdalardır. Günlük asgari enerjinin karşılanması için mutlak alınmaları gereklidir. Ancak alınan yağın tipi değiştirilebilir. Gündelik tükettiğimiz yağlar uzun zincirli yağ özelliğindedir ve safra olmadan emilemezler. Bu durumda diyete safra olmadan da emilebilen ve henüz ülkemizde bulunmayan orta zincirli yağlar (MCT) eklenmelidir. Yağlardan gelen enerjinin yarısı orta zincirli yağlara ayrılmalıdır. Böylece enerji gereksinimi karşılanırken, yağlı dışkılama da bir ölçüde önlenebilir. Bu noktada en önemli sorunlar bu yağların yurt dışından getirilme zorunluluğu ve masrafların hasta tarafından sağlanmasındadır.
Günlük Enerji Dağılımı
Bir karaciğer hastasına gerekli günlük toplam enerji; yarısı karbonhidrat olarak adlandırdığımız basit ve bileşik şekerlerden, üçte biri yağlardan ve geri kalanı proteinlerden gelecek şekilde hesaplanmalıdır. Ancak bu şekilde dengeli ve yeterli bir beslenme sağlanır ve beslenme bozukluğu engellenebilir. Günlük enerji ve protein iştahsızlık nedeni ile yeterince alınamıyorsa, 100 gram gibi az bir miktarda yüksek enerji (200-300 kalori) ve protein (6- gram) içeren beslenme destekleri gündeme gelir. Halk arasında mama olarak adlandırılan bu ürünler azalmış mide kapasitesi nedeni ile az miktarda daha fazla protein ve enerji alınmasını sağlarlar. Bu ürünlerin çocuklar ve erişkinlerde kullanılan farklı tipleri vardır.
Vitaminler
Hastalığın bu döneminde vitamin eksikliği görülebilir. A, D, E, K gibi yağda eriyen vitaminlerin suda çözünebilen formları kullanılabilir. Bundan başka çinko, kalsiyum ve magnezyum eksikliği de görülebilir. Uygun dozlarda alınması gerekebilir. Yüksek doz vitamin ve mineral özellikle de demir ve A vitamininden sakınılmalıdır.
Su ve Tuz Kısıtlaması
Karında su toplanması (asit), yaygın şişlikler (ödem) ve kanda tuz miktarının (sodyum) azalması durumlarında uygulanır. Bu tür yakınmaları olan hastalar ciddi karaciğer yetmezliğine girmiş demektir. Hastaneye bağımlıdırlar ve düzenli idrar söktürücü kullanmaları, ayaktan poliklinik kontrollerine gelmeleri gereklidir. Bu nedenle bir kişi karaciğer hastası tanısı aldığı andan itibaren tuz tüketimini azaltmalı ve günde en fazla 1-2 gram tuz almalıdır.
Ancak Türk mutfağı tuzdan zengindir ve sağlıklı kişilerde günlük alınması gereken 6 gram tuzun 3-4 katı alınmaktadır. Ayrıca hazır ve konserve gıdalar da tuzdan zengindir. Karaciğer hastaları, bu nedenle, iştah azalmadığı sürece ek tuz almamaya özen göstermelidir. Çünkü et, süt, yumurta, sebze, baklagiller gibi gıdalar doğal olarak tuz içerirler. Ekmek ve yemeklerimiz tuzsuz olsa bile günde 1 gram tuz almış oluruz. Çocuk hastalarda büyümenin sürdürülmesi ve iştahın çok çabuk etkilenmesinden dolayı bir miktar tuza gereksinim vardır. Genellikle tuzsuz ekmek tüketilmeli ve erişkinlerden farklı olarak, tuzsuz, pişmiş yemeğe hafif serpme şeklindeki tuza izin verilir.
ENGİNAR
Yazılı ve görsel (TV) basında hakkında çok şeyler söylenen ve mucizevi olarak tanımlanan otsu bir bitkidir. A ve B vitaminlerinden zengindir. İdrar söktürücü ve bağırsak boşaltıcı özellikleri vardır. Diğer önemli bir özelliği de E ve C vitaminlerinde olduğu gibi antioksidan olmasıdır.
Son yıllarda yaşlanma, kanser gelişimi ve çeşitli hastalıkların oluşumunda vücutta oluşanve siroz süreci nde oksidasyonun (paslanma) önemli olduğu anlaşılmıştır. Kronik hepatitli veya sirozlu hastalarda normalden daha fazla paslanmaya rastlanmaktadır. Bu durumun engellenmesi karaciğer hastalığının ilerlemesini yavaşlatır.
Son yıllarda paslanmanın önlenmesinde antioksidan (paslanmaya engel olan) ilaçların kullanımının önemli olduğu anlaşılmıştır. Bu anlamda vitamin E ve C’nin yanı sıra enginar veya enginar tabletleri kullanılabilir. Ancak temeldeki hastalığı tümden geri çevirebilecekleri düşünülmemelidir. Sadece var olan hastalığın biraz olsun hız kesmesinde yardımcı olabilirler.
Enerjiniz düşmesin
Siroz hastalarının enerji gereksinimi sağlıklı insanlardan %50 oranında daha fazladır. Sağlıklı bir erişkin günde 1500-2000 kalori alırken, sirozlu erişkinlerin 2300-3000 kalori alması gerekmektedir. Karaciğer hastasının günlük enerjinin yarısı karbonhidrat olarak adlandırılan basit ve bileşik şekerlerden, üçte biri yağlardan ve geri kalanı proteinlerden gelecek şeklide hesaplanmalıdır.
Karında su toplanması, yaygın şişlikler ve kanda tuz miktarının azalması durumlarında su ve tuz kısıtlaması uygulanmalıdır. Bu hastaların düzenli idrar söktürücü kullanmaları ve poliklinik kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Tuz tüketiminde 1-2 gram aşılmamalıdır.
Nikotin (sigara)
Karaciğere stres yapar. Ayrıca kanser ve kalp krizi gibi bir çok sağlık sorununa yol açar. Tüm bunlar dikkate alındığında kullanılmaması tavsiye olunur.
Siroz Süreci ve Kafein
Kahve, çay, kolalı içeceklerde bulunur. Karaciğerde metabolize olduğu için bu organ üzerinde strese yol açar. Özellikle geç vakit yada gece alınırsa siroz süreci nde uykusuzluk ve bitkinliğe yol açacağından immun sistem üzerinde strese yol açar. Bunların aşırı tüketiminden sakınılmalı.
Mümkün olduğunca sakınılması yada ölçülü yenilmesi gereken içecek ve yiyecekler:
Hazır meyve suları, hazır çorbalar, patlamış mısır, patates cipsi, mısır cipsi (içlerinde çok değişik miktarlarda koruyucu ve katkı maddesi bulunur) Yağda kızarmış hamur tatlıları, çikolata, krema, helvalar, kuruyemişler, tuzlu yağlı siyah zeytin, çemen, baharatlar, yer fıstığı Yağda kızartılmış yumurta, et, sucuk, pastırma, salam ve sosisler, Salamura balık, yağlı kavurma etler …
Siroz Süreci Esnasında Sakınılması gereken bazı ilaçlar: Acetaminophen (paracetamol): Günde 4’den ve 10 günden fazla kullanmayınız. Ibuprofen: Geçici ALT yüksekliğine yol açar. Cimetidine, amphetamin almayınız.
Codein, morfin: İnterferon tedavisi altında iseniz kullanmayınız.
✨Boya kokusu, yapıştırıcı kokusu, tiner ve ev temizlik maddelerinin kokularıyla uzun süre temastan sakınınız.
Gıdanız, ilaç; ilacınız gıda olsun. (Hipokrat)
Zinde Kalın 😉
Dyt. Demet Ebru Usta
No Result
View All Result